03 August 2017

TOPLUMSAL DEĞERLERİMİZE YAPILAN SUBLİMİNAL İŞGAL


Günlük aktivitelerimizi düşünün; yataktan kalkış, banyoda geçirilen süre, kahvaltı, işe gidiş, iş ortamı, aksam eve dönüş ve evde geçirilen süre.

Peki bu süre zarfında bilinçaltımız ya sürekli işgal altındaysa? Ya birileri kişi kurum ya da örgüt sürekli algımıza tecavüz ediyor ve düşünce yapımıza hükmediyorsa?

Uzun vadeli sonuçları düşünmek dahi beni çok korkutuyor. Kültürel yozlaşma, aile ve akrabalık bağlarının kopması, özgür düşünememe, yaratıcılığın azalması vb... Ne yazık ki geleceğimiz hiçte parlak gelmeyecek gibi...



LSD: çok güçlü ve ruh halini değiştiren bir kimyasal maddedir


Öncelikle bilinçaltı dediğimiz kavramı aydınlatalım. Bilinçaltı, beynimizin bir bölümüdür. Bu bölüm tamamen biz farkında olmadan çalışır. Nefes alıp verme, kalp atışları, gece uyurken vücut fonksiyonlarının çalışmasını sağlanması ve 5 duyu organımızdan aldığı tüm verilerin kayıt altına alınmasını sağlayan önemli bir bölüm.

Bu bölüm bilincimizin kontrolündedir ve istisnasız gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz, tadını aldığımız her şeyi kaydeder ve gerektiği zamanlarda bilinç üstü seviyesine taşır.

Örnek vermek gerekirse bir araba hayal edin. Bu noktada arabanın ne renk olduğu akılınıza geldiyse işte o renk bilinç altınıza kaydettiğiniz tüm araba renklerinin arasından baskın gelen renk olmuştur. Peki ya aklınıza gelen bu araba renginin kontrolünü siz değil de bir başkası yapabilir mi?

Subliminal mesajlarla maalesef evet.

Peki subliminal mesajlarla nasıl olur da bilinç altımıza girerek düşünce tarzımızı kontrol edebilmektedir?

Gün içerisinde gerek arabada açılan radyoda gerek severek seyrettiğimiz dizide gerekse bir mağazada dokunduğumuz bir kot pantolonda…

 Kısaca beş duyu organımız ile hissettiğimiz uyarılara maruz kalmaktayız. Aşağıda bildiğimiz en ufak uyarıcı şiddetine mutlak eşik denmektedir.

Duyu organlarımızın mutlak eşik değerleri aşağıdaki gibidir.

Görme: Karanlık bir gecede 50km den bir mum ışığı

İşitme: Sessiz bir ortamda 5m den bir kol saatinin işleyişi

Tat alma: Sekiz litrelik bir suda bir çay kaşığı şeker

Koku alma: Altı odalı evde bir çay kaşığı şeker

Dokunma: Bir cm yüksekten yüzüne düşen bir sineğin kanadı 
            Peki mutlak eşiğin altında gelen uyarılar? Bunları algılayamıyor muyuz?


İşte bilinçaltımız bu noktada evreye giriyor ve bu eşiğin altındaki tüm uyarıları siz farkına varmasanız dahi kayıt altına alıyor ve anlamlandırmaya çalışıyor. Sadece bilinç seviyesinde olmadığı için biz onları görmediğimizi, duymadığımızı zannediyoruz.

                Bu anlamlandırma süreci geçmişte yaşadıklarımız ve hafızamızdaki birtakım değerlerle ilişkilendirilir ve böylece bilinç altına inilmiş olur.

               Özellikle sıklıkla subliminal mesaj olarak kullanılan bebek yüzü, kurukafalar, kadın vücudu ve cinsel objeler ne denli sık olursa birtakım tatminsiz olma, aile değerlerine karşı isyankârlık, cinsel iştah, feminizm vb.… tepkiler içten içe karakterimizin bir parçası olur.
               Günümüzde ne yazık ki çizgi filmlerde başlayan bu subliminal bombardıman, Hollywood filmlerinde, sık kullanılan içecek – yiyecek reklamlarında, radyolarda ve bunun gibi tüm günlük aktivitelerde bizleri ele geçirmeye çalışmaktadır. Bu algı tecavüzcüleri sadece kültür yozlaşması yapmakla kalmamakta ayrıca din propagandası, zararlı maddelere teşvik gibi tutundurma faaliyetleri de yapmaktadır.



Birey olarak alınacak önlem:


Belki konu ile ilgili yetkililerin çıkardığı yasalara güvenmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok fakat farkındalığı arttırmak ve elimizden geldiği ölçüde yeni jenerasyonu bu algı bombardımandan korumak, çocuklarımızın seyretmesi için Türk çizgi filmlerini tercih etmek, sağlamak ve zorda olsa sübliminal bir mesaj tespit edildiğinde RTÜK’e şikâyet etmemiz bir vatandaşlık görevidir.

Hükümet olarak alınacak önlem:


 Algının ve değerlerimizin korunması konusunda bir yasa çıkartmak ve bu yasanın ciddi yaptırımlarının olmasını sağlamak,

Gerekli denetimlerin profesyonel olarak bilinçli heyetler tarafından yapılmasını sağlamak gerekmektedir.


6112 sayılı RTÜK kanunu 9. Maddesi:

-          Ticari iletişim, yayın hizmetlerinin diğer unsurlardan görsel ve işitsel olarak kolayca ayırt edilebilir olmak zorundadır.

-          Ticari iletişimde bilinçaltı teknikleri kullanılamaz,

-          Gizli ticari iletişime izin verilemez

15 July 2017

Pilotta olması gereken özellikler nelerdir ?




      Hemen hemen her pilot mülakatının olmazsa olmaz sorusudur. ‘’Sence bir pilotta olması gereken özellikler nelerdir ? ‘’
      Genellikle mülakat İngilizce olduğundan dolayı soru da İngilizce sorulur ve İngilizce cevaplandırılması istenilir.
     Sorudaki asıl amaç verilen cevapların bir pilot adayı gibi araştırılıp mı yoksa herhangi birisi gibi araştırılmadan verdiğini ayırt ederek bireyin meslek ile ilgili motivasyonunun ölçülmesidir.
     Çok basit gibi görülen bu soru eğer daha önceden üzerinde düşünmediyseniz sizi ters köşe yapmaya çok müsaittir.  
    Genellikle 8-10 adet farklı özellik saymanızı ve bu özelliklerden hangilerinin tarafınızda eksik olduğunu sorarlar. Eksik bir tane seçtiğinizde ise bu eksikliği gidermek için uğraşıp uğraşmadığına bakılır.
      Pilot mülakatlarına girecek arkadaşlar bu soruyu mülakat öncesi mutlaka düşünüp çeşitli örneklerle profesyonel açıdan karşısındaki kişilere anlatma yeteneğini edinmelidir.

Örnekler tatbikî çoğaltılabilir fakat aklıma ilk gelen örnekleri aşağıda sıralıyorum ..

-          Phsical and mental health,
-          Multi tasking ability,
-          Self-confident but not over-confident,
-          Leadership but also a easy membership adaptation,
-          Risk awareness,
-          Quick response time to actions,
-          Quick adaptation to conditions,
-          Detail oriented,
-          Great apparance,
-          High communication skills,
-          Highly developed situational awareness,
-          Open to development

Tüm bu kavramları bilmek yeterli olmayacak kavramların içini doldurabilecek örnekler ile hakim olunması da gereklidir.
Şahsen içinde bulunduğum süreçte olan veya olacak olan arkadaşlara faydalı olabilmesi adına sizler de aklınıza gelen farklı özellikleri tarafımla paylaşabilirseniz çok mutlu olurum.

12 July 2017

Havaalanları - Yüksek Kapasite mi? yüksek yolcu memnuniyeti mi ?






Yurtdışına çıktığımız zaman gittiğimiz ülke ile ilgili ilk izlenimleri havaalanlarından alırız. Yazımda milyonlarca ziyaretçinin bu ilk izlenimleri değerlendiren ve otoritelerce kabul görmüş en profesyonel derecelendirme kuruluşu olan İngiltere merkezli Skaytrax’in değerlendirme kriteri olarak belirlediği yıldız sıralamasına ve yıllık yolcu kapasitelerine göre  dünyanın en prestijli havalimanlarına değinmek istiyorum.

Temizlik, bavul bekleme süresi, anlaşılabilir yönlendirmele tabelaları, göçmenlik bürosunda geçen süreler, transfer yolcuları için  transfer bürosunun aktifliği , gümrüksüz satış mağazası sayısı ve çeşitliliği, havalimanı içerisindeki restoranlar vb... 40 a yakın kriter ile havaalanlarını derecelendiren Skaytrax, 2016 sonunda dünyada sadece 8 adet havaalanını 5 yıldız kategorisine layık gördü.
Bu havalimanları:

1-      Haikou Meilan Airport ( Çin )

2-      Hamad International Airport ( Katar)

3-      Hong Kong Internationa Airport

4-      Munich Airport

5-      Nagoya Chubu Airport ( Japonya)

6-      Seoul International Airport ( Güney Kore)

7-      Singapore Changi Airport

8-      Tokyo Henada Internationa Airport





Listeden de anlaşılacağı gibi havalimanlarının çoğu Uzakdoğu coğrafyasında yer almaktadır. Peki neden Uzakdoğu nüfus olarak çok yoğun olmasına rağmen insanlar bu kadar rahat ve konforlu bir havaalanı deneyimi  nasıl geçirebilmekte?

Londra merkezli Legatum Enstitüsü, her yıl düzenli olarak yayınladığı refah endeksini  geçtiğimiz dönemde açıkladı. Bu endeks ekonomi, yönetim, eğitim,sağlık gibi 89 parametreden ölçüm yapmakta ve ülkeleri refah seviyelerine  göre  en iyiden en kötüye sıralamaktadır. Listede dikkatimizi çeken en önemli nokta Uzakdoğu ülkelerin  hemen hemen tamamı dünya sıralamasında ilk 30 da yer almaktadır.

Refah seviyesi yüksek olan ülkeler ekonomik açıdan zengin sayıldıkları için  çalıştırdıkları mavi yakalı elemanlar ile temizlik, güvenlik, uzun kuyruklar vb. konularda diğer ülkelere göre avantajlı sayılmaktalar.  

Ayrıca bu havalimanlarının tamamı şehir merkezi ile bağlantı sağlayarak  ulaşım sorunlarını tamamen çözmüş olup terminal sahalarına giriş çıkış sürelerinde ciddi avantajlar sağlamıştır.

Uzakdoğu'daki İngilizce bilen personel sayısı  ise ciddi ölçülerde yüksek olup havaalanlarında hiçbir yolcu dil problemi ile karşılaşmamaktadır.

Yıllık yolcu kapasiteleri ne bakarak dünyanın en büyük havalimanlarını değerlendirecek olursak ;

1)      Atlanta Havaalanıv-105 Milyon 

2)      Pekin Havalimanı – 94 Milyon

3)      Dubai International – 83 Milyon

4)      Los Angeles International – 80 Milyon

5)      Tokyo International – 79 Milyon

14) Atatürk Havaalanı – 60 Milyon



Atatürk Havalimanı 60 Milyon yolcu kapasitesiyle dünyada 14. , Avrupada ise Frankfurt Havaalanı ile beraber 4.ve5. sırayı paylaşmaktadır.İstanbul'da yapımı süren  3. Havalimanı ise 3 etap sonunda toplam 150 Milyon kapasite ile dünyanın en büyük havalimanı olmaya adaydır.

Peki sadece yüksek kapasite ülke imajı için yeterli midir?

Evet yıllık yolcu  kapasiteleri çok önemlidir fakat ülkemiz için daha da önemli hedef  5 yıldızlı havaalanları listesine girebilmek olmalıdır. Zira sürdürülebilir başarının sağlanabilmesi adına yolcuların bu havalimanını rahatlıkla kullanabilmesi ve bu noktada geçirdiği süreden keyif alması gerekmektedir.
Bu başarının sağlanması durumunda Kulaktan kulağa pazarlama ( WOM Marketing) yine sihirli değneğini dokunduracak ve havalimanımızın dünyadaki bilinirliği her geçen gün artacaktır.

5 yıldızı alabilmek adına hem operasyonel hem teknik hemde mimari anlamda birçok adım atılması gerekmektedir. 

1)      Rahat ve ferah atmosfere sahip bir mimari yapı,


2)      İngilizce ve faklı dillere hakim yeterli seviyede mavi-yakalı personelin verimli çalışmasının sağlanması,


3)      24 saat Havaalanından  şehir merkezine  ulaşım ağının sağlanması,


4)      Havaalanı çevresine sağlanacak ticari alanlar ( otel, restoran vb.. )


5)      Beklemeleri minimize edecek bavul dağıtım sistemi,


6)      Yeterli seviyede gümrüksüz satış mağazası alanı,


7)      Transfer ve gümrük ünitelerinin ideal sayıda olması,


8)      Terminaller arası erişim rahatlığı,


9)      Yeterli miktarda yönlendirme tabelaları ve bilgilendirme üniteleri,



10)   Yolcuların güvenlik kaygısı duymadan seyehat edebilmesi,






3. Havalimanı Cumhuriyet tarihimizin en büyük projesi. Gerek İstanbul’un coğrafi avantajı gerekse havacılık sektörünün büyüme hızına baktığımızda ülkemizin vizyonunu arttıracak büyük bir proje.

Bu projede temel amacımız dünyanın en büyük kapasitesine sahip olmasının yanında o kapasiteyi doldurabilmek adına beş yıldızı almak olacaktır.

Umarız dünyadaki 9. Beş yıldızlı havalimanı olmaya  dünyanın en güzel şehri olan İstanbul’umuzun üçüncü havalimanı hak kazanır.

Hakan URCU

10 July 2017

Pilot adayının en büyük savaşı DLR - 1




     Pilotaj okuyan veya okumak isteyen herkesin karşılaştığı bu sınav aslında Deutsches Zentrum für Luft- und Raumfahrt  yani Alman Havacılık ve Uzay Dairesi’nin astronot seçerken kullandığı bir eleme metodu iken, ilk olarak alman bayrak taşıyıcı firma olan Lufthansa havayolları tarafından pilot seçimlerinde kullanılmaya başlanmış ardından çeşitli havayolları tarafından kullanılma kararı alınmıştır.

     THY Akademiye girmek isteyen ve havacılığa yeni adım atmış arkadaşlar veya THY tecrübesiz 2.pilot ilanı için başvuru yapmış adaylar için uygulanan DLR -1 sınavları modülleri hakkında fikir sahibi edinebileceğiniz tecrübelerimi tarafınız ile paylaşmak istiyorum.


     Sınav THY Uçuş Eğitim Başkanlığı'nda. Atatürk havalimanından Florya Fly inn  Avm’nin karşı çaprazında Florya – Sirkeci sahil yolu üzerinde.  

     Havacılığın en önemli kuralı olan zaman yönetimi bu konuda ilk dersimiz. En ufak bir gecikme sizin sınava girememenize neden olmaktadır.

     Sabah 8:30 da başlayan sınav aksam üzeri 17:30 gibi bitiyor. Uzun ve yorucu bir süreçte psikolojik olarak dayanıklı olmak ve sürekli kendinizi zinde tutabilmek çok önemli.


    Sınav salonu 20 kişilik. Teker teker oturuyorsunuz. Sınavın yapılacağı bilgisayarlar çok düzgün, kulaklıklardan yeterli seviyede ses geliyor aksesuarlarda hiçbir sorun yok donanımsal açıdan bir sorun yaşanıldığını henüz duymadım.

     Sınav  bilgi ve oyun modülleri olmak üzere iki farklı alana ayrılmış.

Bilgi modülleri olarak : İngilizce , Matematik , Fizik veya Havacılık bilgisi

Oyun modülleri olarak : Konsaytrasyon , Yön Bilgisi , İşitsel Hafıza , Algısal Hız, Görsel Hafıza , Küp Çevirme ve Çoklu gösterge kondisyonu bulunmaktadır.



**Bilgi modülünden kalırsanız en az 3 ay sonra, sadece kaldığınız modüllerden sınava giriyorsunuz. Ayrıca  2. hakkınızda da geçemezseniz bir daha sınava giremezsiniz.



** Bir oyun kodundan kalırsanız en az 9 ay sonra, hem oyun hem de bilgi modüllerinin tümünden sınava giriyorsunuz.  Ayrıca  2. hakkınızda da geçemezseniz bir daha sınava giremezsiniz.



Bu noktada önemli bir konu daha var Görsel Hafıza ile işitsel hafıza , Konsantrasyon ile Algısal Hız,  Küp Çevirme ile Yön Bilgisi oyunları birbirinin ekürisi sayılıyor. Dolayısıyla birinden düşük birinden yüksek puan yapabilirseniz geçmiş sayılıyorsunuz.


Tek tek modülleri değerlendirecek olursak;

İngilizce:


60 soru * 20 dakika. İngilizce modülünü geçebilmek için deyimler ve eşanlamlı sözcüklere ciddi bir çalışma zamanı ayırılması gerekiyor. En tehlikeli bölüm olarak gördüğüm bu modül İngilizce seviyelerine güvenen adaylar için kolay gibi gözükse de duyduğum kadarıyla elemenin en yoğun yapıldığı bölüm.

Concentration:


Ardı ardına ekrana gelen üçgenlerin yön – renk – sayı takibini mükemmel bir seviyede yapmanız gerekiyor, başlarda kolay gibi gözüken bu kural zamanla konsantrasyon kayıplarınız ile kabusa dönüşebiliyor. Evde ciddi anlamda bol tekrar ile bu yeteneğinizi ciddi seviyede ilerletebilirsiniz.

Dokunmatik ekranda oynayacağınız bu modülde elinizde yüzüğünüz veya farklı bir aksesuarınız varsa ekrana çarpmaması için sınav öncesi çıkartmanızda fayda var. Ayrıca elleri çok terleyen adaylar eldiven kullanarak bu modülü oynayabiliyor.


(10 DAKİKA ARA)

Spatial Orientation:



Eski Nokia telefonlardaki bildiğimiz yılan oyunu. Yılanın yaptığı hamleler arasında kaç adet sağa veya sola dönüş yaptığını takip etmeniz gerekiyor. Yılan gitgide hızlanıyor ve takibi zorlaşıyor.




Matematik:


21 soru * 40 dakika.

Bana 2 tane trigonometri ve bol bol denklem sorusu geldi birde şıklı sorulardan ziyade sonucunu yazacağınız sorular geliyor. Benim tavsiyem çok basit de olsa sinüs kosinüs kotanjant ve tanjantın ne olduğunu bilin öyle girin.

(10 DAKİKA ARA)






RMS ( Running Memory) :

Bilgisayar size sürekli sayılar söylüyor ve bir noktada ses kesiliyor. Ses kesilince işitsel hafızanızda tuttuğunuz sayıları sondan başa doğru girmeniz gerekiyor. Ortalama olarak 5 sayı girmek bu modülü başarı ile geçmenizi sağlıyor. Oyun 20-25 arasında kendini tekrarlıyor.

Kişilik Testi:


234 soruluk bu testte kendi izlenimimi ilave etmek istiyorum. Örnek olarak; bir konudaki fikrinizi 3- 4 farklı soruda farklı kelimelerle soruyorlar.

(ÖĞLE ARASI – 1 SAAT KADAR)

Fizik veya Havacılık bilgisi:

ATPL Frozen lisansı olmayan adaylar fizik olan adaylar havacılık bilgisi hakkında 25 – 30 adet sorudan oluşan teste giriyor. Şahsen iki farklı modüllü gören birisi olarak Havacılık bilgileri taze iken bu modülden sorumlu olunmasının avantaj olduğunu düşünüyorum. ATPL esnasında alınan 14 dersin özeti çeşitli sorular gelmekte.


Fizik için ise lise fiziği temeliniz olması lazım. Çok yorum sorusu geliyor bu bir avantaj şayet bilgi sorusu gelse çok daha zorlanılır. 2-3 tane çarklardan 1 tane moment den 1 tane basınç konusundan soru geldi.

Perceptual:

Bu modül oyunlar arasında en çok eliminasyona neden olan modül. Ekranda gördüğünüz 8 tane saati 2,5 sn içerisinde ezberlemeniz gerekiyor. Gerçekten ilk gördüğümde çok zor gelen fakat çok çalışarak insanın gözlerindeki reflekslerin nasıl büyük bir gelişme gösterdiğini anlatan bir oyun.

Göstergelerin çok abartı şekilde büyük olduğunu düşünmüyorum, zaten monitörler de çok büyük sayılmazlar.


(10 DAKİKA ARA)

Cube Rotation:


Küp üzerinde bir noktaya işaret konulup bu küpü çeşitli yönlere çevirdikten sonra işaretin nerede olduğunu bilmenizi konu alan bir oyun.

Küp yavaştan başlayıp zamanla hızlanıyor.

Ben 2 boyutlu düşündüm ve yüzde yüz e yakın sonuçlar aldım. Kişisel tavsiyem küp üzerindeki noktaları düşünürken mutlaka iki boyutlu yapın zira ben 3 boyutlu yaparım diyenler umduklarını pek bulamadı.








Visual Memory:

40 farklı şekil ve rakam yan yana geliyor ve size çeşitli zamanlarda soruluyor. ( sarı üçgen – 41, mavi top 34  gibi.. )

Oyuna çalışırken 10 dan 99 a kadar olan tüm rakamları bir olay ile eşleştirmek ve rakamın yanına gelen şekil ve rakam arasında bir hikaye kurmak oyunun temel mantığı.




MIC:
Joystick ile verilen komutları uygularken kulağındaki kulaklığa gelen rakamları takip etmeniz gerekiyor. Tam bir multitasking oyunu.Sınav esnasında oyun detaylı anlatılıyor ve deneme yapma fırsatınız oluyor.  



Oyunlar hakkında bilgi almak isteyenler bana urcuhakan@hotmail.com dan yazabilirler.

Herkese şimdiden başarılar.

Tekrardan Merhabalar


      Yaklaşık 6 sene sonra karşınıza; farklı ortamlarda bulunmuş, farklı konularda gelişmiş ve farklı tecrübeler edinmiş olarak yazılarıma devam etme kararı aldım. 

       Bu süre zarfında birçok önemli kararlar aldım. Bu radikal kararların başında hiç şüphesiz ''Hayallerimin peşinden gitmek'' gelmektedir. Günümüzün en büyük sorununa karşı kendi dünyamda savaş açmıştım artık. Hayaller ile gerçekler arasında kalanlardan olmayacak sonuna kadar bu hayalin peşinden gidecektim.

      Lise sonrası geçirdiğim dönemi özetlemem gerekirse üniversite askerlik ve yüksek lisansı takiben,  genç yaşta kurumsal bir firmada çalışma, çeşitli dünyaca ünlü organizasyonlarda görev alma,  profesyonel ofis yaşantısını takiben kendi kurduğum pazarlama ve reklam ajansını belirli bir konuma getirdikten sonra elimdeki hisselerin tamamını nakde çevirme fırsatına eriştim. Bu noktada yaş daha 29 iken hayatımın tamamını etkileyecek olan kararı verdim. Bu karar aşamasında desteğini esirgemeyen sevgili eşim, ailem ve arkadaşlarıma buradan bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.

    Gelelim bu kararın ne olduğunu sizlerle paylaşmaya.

     Çocukluğumdan beri gerek çevrem gerek oyuncaklarım gerekse izlediğim çizgi filmlerin etkisi ile  uçma fikri her zaman bana cazip gelmişti. Üniversitede okurken Red Bull firmasında Student Brand Manager görevince yaz döneminde çalışırken Red Bull Airrace organizasyon ekibinde aktif rol alma şansına eriştim. Bu yirmi günlük süreçte çok fazla pilotla muhabbet etme ve hayat tecrübelerini dinleme fırsatım oldu. Bir pilotta olması gereken özelliklerden tutunda yaşam tarzına kadar birçok konu hakkında fikir sahibi oldum. İşte tüm bunlar benim bilinç altıma pilotajı sokan etkenlerdi.

      Aradan yaklaşık 5 sene geçti, şirket hisselerimi sattım ve elimde hatırı sayılır bir para vardı. Fakat acaba başarabilir miydim? acaba 29-30 yaşından sonra bir üniversite seviyesindeki zorlu pilotaj eğitimini ve yorucu uçuş görevlerini  tamamlayabilir miydim? Acaba bu yaştan sonra bu çapta radikal bir karar almak doğru olur muydu?

     Bu noktada ailem ve arkadaşlarımın da desteğiyle hayatımdaki en radikal kararlardan birini aldım ve pilotaj eğitimine başladım.Ailemin desteği ve hayallerinin peşinden gitmenin verdiği haz ve mutluluktu benim başarı hırsımı kamçılayan.
  
     2 sene içerinde yeri geldi çok zorlandım yeri geldi çok yoruldum fakat önemli olan sonuca şükürler olsun ki hiç bir notada takılmadan eriştim.



  
    Bundan sonraki yazılarımda Havacılık, pilotaj, pazarlama ve marka yönetimleri olarak devam ediyor olacağım.