09 August 2011

Arada Kalanlar - Postmodern Tüketicinin Zihni



Çocuk yaşta başlarız hayaller kurmaya… Büyüklerimiz bizlere ‘’ Büyüyünce  ne olmak istiyorsun? ‘’ diye sorduklarında hayallerimizi anlatmaya başlarız. Kimimiz gezegenler arası seyahat eden bir astronot, kimimiz ünlü bir futbolcu kimimiz ülkeyi yöneten ve insanları hayran bırakan bir başbakan hatta kimimiz dünyayı kötülüklerden kurtaran bir superman..



Arkadaşlarımızla oynadığımız oyunlar ,sahip olduğumuz oyuncaklar, izlediğimiz çizgi filmlerden oluşur hayal alemimiz…



Sonra yaşlarımız ilerler …  ilkokul ,lise, üniversite, kariyer basamakları derken büyüdüğümüzü görürüz.



Artık hayatın gerçekleri bizimle yüzleşmek için sıraya girmiştir.



Geçirdiğimiz yıllara dönüp baktığımızda ezber bombardımanı arasında geçmiştir onca sene.



Ödevleriniz vardır bir sonraki derse yetişmesi gereken, satırlar vardır ezberlenmesi gereken, dışarında gelen kontrol edemediğimiz çeşitli baskılar vardır hayatinizi yönlendiren. Biz hayatımızı değil hayatımız bizi yönlendirmiştir.



İste o baskılardır bizleri hayallerinden uzaklaştıran, bizim yerimize karar veren ve bizleri hayallerimiz ile hayatın gerçekler arasında sıkıştırıp bırakan.



Gitarist olmak isteyen Ali muhasebeci olmuştur çünkü babası da muhasebecidir ve hayatı boyunca Ali’nin müzik aleti çalmasını boş bir uğraş olarak görmüştür evde gürültü yapması yerine üçgenin iç açıları toplamını bilmesi babasını daha fazla mutlu eder.



Futbolcu olmak isteyen Ömer bir memurdur. Çünkü öğretmeni onu ne zaman onu bahçede futbol oynarken görse cezalandırmıştır. Futbol oynaması boşa geçen zamandır onun yerine sinüs kosinüs formüllerini ezberlemelidir.



Ailemiz, öğretmenlerimiz, büyüklerimiz izin vermezler hayallerimizin pesinden koşmamıza çünkü onlarında babaları izin vermemiştir onlar da kendi geleceklerine kendileri karar verememiştir. Maalesef bu kısır döngü onları da yönlendirmiştir.





Aradan yıllar geçer ve biz birer yetişkin olmuş oluruz artık muhasebeci, memur veya pazarlamacıyızdır.



Kariyerimizde başarılı olsak da olamasak ta içimizde mutlaka çocukluğumuzdaki arzularımızdan gelen  izler kalmıştır.  Superman olabilme, binlerce kişinin önünde gitar calip onları kendimize hayran bırakabilme..



Evet biz arada kalmışızdır …İsteklerimize, hayallerimize ulaşamamışızdır. Hayat bizleri bir çatışma içerisine sokmuştur. Ulaşmak isteğiniz hayaller bir köse de siz ayrı bir köşede..



Bukadar psikolojiden sonra gelelim bu durumun pazarlama açısından nasıl değerlendirilebileceğine..



Arada kalanları hedef kitle olarak seçebileceğimiz bir urun geliştirmek aslında bir fırsattır.



Post Modern tüketim toplumudur bu  arada kalanlar ..



Onlara öyle bir ürün veya hizmet sunulmalıdır ki  bu sunulan değer onları hayallerine , çocukluklarıma götürmelidir. Onların sembolik dünyalarındaki ihtiyaçlarını heveslerini tatmin etmelidir.

Playstation’larda çıkan guitar hero veya karaokestar gibi oyunlar en temel örnekleridir aslında..



Ürünler markalaştıklarında sağladıkları   fiziksel faydaların yansıra  o markanın kullanıldığında tüketicisinin zihninde yarattığı karakter , aldığı haz sayesinde tek dizeliğe dönüşen yaşamlarını yediden yorumlama başlatır.



İşte post modern(modern-sonrasi) tüketicinin içerisine düşmüş olduğu arayış da budur ..



Bu arayışın farkına vararak geliştirlebilecek bir ürün ve marka ; tüketici üzerinde yaratılabilecek  duygusal etki sayesinde başarı kaçınılmazdır.

 

 

Hakan URCU

No comments:

Post a Comment