10 October 2011

Türkler ve Pazarlama Anlayışları;

Amerika’da almış olduğum E-marketing eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’da  ailemi görmenin heyecanı içerisinde Ataköy’de yaşadığım evime geldiğimde binamızın kapısına asılı bir kağıt gözüme çarptı. Kağıtta ‘’Pazarlamacılar, satıcılar ve reklamcılar giremez.’’ yazıyordu.
Kariyerime bir emlak şirketde satış elemanı olarak başladığımdan dolayı ilk ünvanım ''SATICI'' idi daha sonra  ilk full time iş deneyimime Hayat Kimya’nın bünyesindeki Marka Yönetici Yardımcısı pozisyonunda 1,5 sene çalışarak bulundum. Buradaki ünvanım ''PAZARLAMACI'' idi.

Bütün  bunları düşünecek olursak apartmanımdan içeriye adımımı atmamam gerekirdi. Bana yasaklanmıştı sanki binamız...
Peki neydi bütün bu yazıların sebebi? Neden halkımız pazarlamacıları dilenciler  gibi algılanmaktaydı?

        
           Kapımızdaki yazıya benzer bir olayı 2010 senesinde yaşamıştım. Molfix markasında Assistant Brand Manager görevinde çalışıyordum ve  birgün işimden erken ayrılmış çalıştığımız ajanslardan birisi ile toplantıya yetişebilmek için şirket  aracım yerine metroyu tercih etmiştim. Metroda 70 yaşlarında elinde gazetesi olan ve sürekli okuduğu herhalinden belli olan bir amca oturdu. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuk boyunca amcayla farklı konular hakkında sohbet ettik. Sohbet en sonunda benim hayatıma gelmişti. Sohbetimizin bu kısmını birebir paylaşmak istiyorum..

------    Evladım sen hangi okuldan mezun oldun ?
H ----   İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi...

--------  4 Yıllık okudun yani aferin sana
H ------ Evet amca üzerine 2 sene  Marka yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım.

------- Güzel peki şimdi çalışıyor musun?
H ---- Hayat Kimya’da pazarlama departmanında çalışıyorum.

------- Ne pazarlıyorsunuz peki?
H ---- Farklı katagorilerde farklı ürünlerimiz var. En bilindik ürünler deterjan,bebek bezi , kağıt havlu
------- Yavrummm baksen şu ülkenin haline sen 6 senelik okulları bitir sonra git deterjan sat mendil pazarla  .. Yazık bu ülkenin gençliğine...

Halimize ağlasam mı yoksa gülsem mi bilemedim..  Amcaya iyi günler dileyip metrodan indim. Ogün bugündür aşağıdaki sorularla boğuşmaktayım.. 
         
 Biz millet olarak neden pazarlamanın anlamını tam anlamıyla bilemiyoruz?  Nedir bu pazarlama ??

Yıllarca kapılarımıza gelen tencere, tava, süpürge satıcıları kendilerini birer pazarlamacı diye tanıttıkları için bütün pazarlamacıları onlar gibi görüyoruz .. ( tıpkı kapıya yazılan PAZARLAMACILAR GİREMEZ yazısında olduğu gibi)  

Pazarlama : ''karşımızdaki kişiye vereceğimiz mesaj ile karşımızdakinin zihninde istediğimiz konuma ulaşmaktır.''

Bundan anlayacağımız gibi pazarlamacı bir dilenci gibi ürününü satın almanız için sizlere yalvaran kişi değil, aksine sizin beyninize  verdiği mesajla girip size sunduğu ürünle ilgili düşüncelerinizi sezebilen hatta istediği gibi değiştirebilme becerisine sahip kişidir. 
İyi bir pazarlamacı güncel trendleri takip edebilen, geleceği görebilen ve en önemlisi karşısındaki ile empati kurabilen kişidir. Pazarlamacı bir algı yöneticisidir , bir sihirbazdır.

 Pazarlamayı sadece  satış olarak görmemek gerekir. Satış ile birlikte pazarlamanın halkla ilişkiler, reklam, Pazar araştırma, tüketici davranışları analizi, sosyal sorumluluk gibi  farklı fonksiyonlara da sahip olduğunu unutmayalım.


Pazarlamanın ne olduğunu anlayamayan bir toplum hiçbir zaman kalkınamayacaktır.

‘’Türkiye’mizi en güzel şekilde dışarıya pazarlayalım’’

 ** Yazımın son cümlesi hala sizleri rahatsız ediyorsa lütven yazımı baştan düşünerek okuyunuz...


Hakan URCU

1 comment:

  1. Viral pazarlamayla ilgili projem var ve önerebilceğiniz kaynak varsa çok sevinirim :)

    ReplyDelete