09 August 2011

Dünden Bugüne ekonomi ve Tüketici Beklentileri




Ekonomi sürecini üç ayrı döneme ayırıp incelememiz mümkündür. Bunlardan ilki Tarım Dönemi denilen, toprağa bağlı ticaretin egemen olduğu, bireylerin çalışıp tek amaçlarının karnını doyurmak yani günü kurtarmak olduğu, insanların para biriktirmek gibi bir düşüncenin olmadığı  1000 sene kadar süren uzun bir dönemi kapsar.

 

Buharlı makinanın icadından sonra artık insanların daha çok üretip satabildiği ve sermaye birikimleri yapabildiği yeni bir dönem başlamıştır. Modern Dönem olarak tabir edilen bu dönemde ‘’ne üretirsen o kadar satabilirsin’’ mantığı  baskın olmuştur. Piyasaların satış odaklı olduğu bu dönemde üretilen ürünler maliyetleri minimize etmek amacıyla standartlaşmıştı.Tüketicilerin tercihlerinin, isteklerinin ,taleplerinin hiçbir değeri yoktu. Ürün üretimden nasıl çıkıyorsa o şekilde o ürünü kabul etmek ve kullanmak zorunda olan bir tüketici toplumu vardı. Ürünler o kadar standart bir hal almıştı ki dönemin en büyük üreticisi Ford’un kurucusu Henry Ford’un  üretmiş olduğu Ford marka arabaları için aşağıdaki sözü sarf etmekte hiçbir sakınca görmemiştir. ‘’Müşterilerimiz bizden istedikleri renkte araç alabilmektedir; Siyah olması şartıyla ‘’ Ayrıca bu dönemde firmalar üretimlerini maximize etmiş, geriye sadece reklam yapmak ve kişisel satışları arttırmak kalmıştı.

 

1970’li yıllarda kitle üretiminde çıkan çeşitli sorunlar, arz – talep piyasasındaki istikrarın bozulması sonucunda gelen kriz dönemleri, artan tüketici ihtiyaçları ve beklentileri sonucunda ekonomide yeni bir dönem başladığının sinyalleri geliyordu.



Aynı dönemde teknolojinin gelişmesi yavaş yavaş başlamıştı. Tek kanallı televizyon kanalları üreticilerin reklam ihtiyacını karşılamaya yetiyor ve hedef kitlelerine doğrudan ulaşmalarına olanak sağlıyordu. Televizyon kanalları sayesinde tüketiciler ise ürünler hakkında yavaş yavaş bilinçlenmeye başlamış ve bugün kullandığımız ‘’ bilinçli tüketici’’ kavramının temelleri atılmış oluyordu.

 

2000’li yıllarda ise teknolojinin hızında çok ciddi artışlar oluşmuş, teknoloji sayesinde bilgi paylaşımı ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu döneme Postmodern dönem denilmektedir. Post Modern dönem pazarlamanın dinamiklerinin tamamen değişmesine sebep olmuştur.



Artık pazarlamanın tüketicinin kalbinden geçtiği anlayışı önem kazanmıştır. Pazarı iyi takip etmek ve tüketicilerin beklentilerini önemseyerek sürekli inovatif olmanın yansıra markalaşmak ve tüketiciler ile marka arasında duygusal bir bağ yaratmak temel amaç olmuş kısa vadeli stratejiler yerini uzun dönemli stratejilere bırakmıştır.

 

Postmodern Dönemde ürettiğiniz ürünün kalitesinin çok iyi olması markanızın büyük olmasında yerli değildir. Ürettiğiniz ürünün kaliteli olması sizi ancak ve ancak büyük markalar için fason mal üreten bir firma yapar. Piyasaları, pazarı iyi analiz etmenizin yanında tüketicileri, toplumun yaşam biçimini, bulunacağınız pazarların kültürel yapılarını çok iyi incelemeniz gerekmektedir.



Tüketiciler sadece ihtiyaç duydukları zaman alışverişe çıkmamaktadır. Belli dönemlerde ‘’sembolik tüketim’’ diye tabir edilen bir alışveriş davranışı oluşmuştur.  Bireylerin gelir düzeylerindeki artışlar sembolik tüketimin artmasına sebep olmuş, ayrıca alışverişlerde tüketici beklentilerinin öneminin arttırmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda ürünlerde standartlığın yerini  ‘’customization ‘’   a ( kişiye özel üretim) bırakmıştır. Müşterilerin kendilerini özel hissetmeleri amacıyla artık markalar CRM programları oluşturup sadık müşteri sayısını arttırmanın yollarını aramaktadır.

 

2010’lu yıllarda ise  çok daha hızlı bilgi paylaşımlarının olacağı ekonomik nedenlerle çeşitli küresel krizlerde artışlar olacağının görmekteyiz. Modernist dönemde olduğu gibi ürünlerin fonksiyonelliği – ekonomikliği arasında tercih verilmesinin zor olacağı. Ürünlerin yanlarında vereceği çeşitli promosyonların, yaptığı indirim oranlarının , pazardaki penetrasyonlarının tüketim tercihlerine doğrudan etki edeceğini , tüketicilerde sadakat oluşturmanın 2000’li yıllara göre çok daha zor olacağı ve pazarlardaki savaşların daha çok perakendecilerin üretmiş olduğu özel markaların ( Private Label ) liderlikleri ile belirleneceği. Bu özel markalar haricinde ise ürün gruplarında sadece 2-3 adet global markaların yer alacağını öngörmekteyim.

 

Hakan URCU





Kaynakça:

'' Postmodern Pazarlama '' Prof. Dr. Yavuz Odabaşı

'' Postmodern Pazarlama Perspektifi '' Dç. Dr. Muazzez Babacan

'' Reklam Ağırlıklı Marka algısı nasıl oluşturulur'' Prof. Dr. Orhan İdil 

No comments:

Post a Comment